Eğitimde Değişen Paradigmalar ve Roller
Günümüz dünyası, hızla değişen teknoloji, küreselleşme ve toplumsal dönüşümlerle birlikte eğitim alanında da önemli değişikliklere yol açmıştır. Bu değişiklikler, eğitim paradigmalarını ve rollerini kökten değiştirmiş, öğretmenler, öğrenciler ve aileler için yeni sorumluluklar ve fırsatlar yaratmıştır
Teknoloji çevremizdeki dünyayı hızla değiştirdiğinden, birçok insan teknolojinin insan zekasının yerini alacağından endişe duyuyor. Bazı eğitimciler, teknolojinin öğrencilerimize on yıllardır öğrettiğimiz birçok görevi ve yeteneği devralabildiğinden, yakın gelecekte artık öğretmenlik yapmak için öğrenci olmayacağından endişe duymaktadır. Burada yakın gelecekte eğitimin geleceğini şekillendirecek faktörler ele alınmıştır.
Yetiştirilen öğrencilerin nitelikleri değişecek
Öğrenci, bilginin sürekli değişmesi nedeniyle devamlı öğrenen ve kendini yenileyen kişi olmak zorunda kalacak. Araştırıcılık özelliği gelişecek. O kadar bilgi arasından doğru bilgiyi bulması için eleştirel düşünme yeteneğine sahip olması gerekecek. Eleştirel bakış gelişecek.
Diplomalar değil, rozetler/sertifikalar önem kazanacak
Kurumlar gelecekte (hatta şimdiden başlamış durumda) gözleri kapalı “üniversite mezunu” aramak yerine yetkinlik ve beceri bazlı işe alım yapacaklar. Örneğin bir iPhone uygulama geliştiricisi arıyorsanız, bilgisayar mühendisi ilanına çıkmanız anlamsız – hele bilgisayar mühendisleri uygulama geliştirmeyi bilmiyorsa. Bunun farkına varan özel sektör, her alanda dersler açarak öğrencilere diploma yerine “rozet” (sertifika) vermeye başladı.Rozet/sertifika veren kurumların sayısının artacağını ve eğitimin küçük paketlere bölüneceğini bekleniyor. Üniversiteler bu değişimi göz ardı ederlerse, en azından bazı alanlarda çağın gerisinde kalacaklar.
Yaparak yaşayarak öğrenme gerçekleşecek
Örneğin Fizik, Kimya vb. fen bilimleri derslerinde deneyler simülasyonlarla olacak. Resim derslerinde sanal gezintilere çıkılacak, örneğin modern ressamları öğrenirken Newyork’taki modern sanatlar müzesine sanal turlar yapılacak. Başka yollarla yaşayarak öğrenemediğimiz konuları uygulayarak öğreneceğiz.
Mentörlük çok daha önemli hale gelecek
Gelecek 20 yılda öğrenciler, öğrenme sürecine o kadar fazla bağımsızlık katacaklar ki, mentörlük öğrencilerin başarısı için temel hale gelecektir. Öğretmenler, öğrencilerimizin içinden geçecekleri bilgi ormanda önemli bir rehber olacaklardır.
Okul bireye değil, gruba yönelik eğitim yapar. Eğitim planı da müfredatla belirlenmiştir. Yeni toplum düzenine uymak için müfredat değişikliği kaçınılmaz olacak. Her okul bilgi çağının gerektirdiği insan gücünü yetiştirmek üzere müfredatını yenilemek zorunda kalacak.
Programlar değişecek
Merkezden hazırlanan programlar yerine öğrencilerin çok daha fazla söz sahibi olduğu programlar söz konusu olacak. (Kredi biriktirme, modüler programlar, önceki öğrenmelerin tanınması talebi…)
İçerik yerine yetkinliklere daha fazla vurgu olacak
Artan yaşam süresi beklentisi ve çöken sosyal güvenlik sistemleri nedeniyle, üniversiteye bu yıl başlayacak bir gencin profesyonel yaşamının 50 yıl civarında olacağını öngörülüyor. Bu süre içinde birey çok defa iş değiştirecek ve aldığı diplomanın raf ömrü sadece 5 yıl olacak. Dolayısıyla tüm eğitim sisteminin içerik vurgusunu hafifletip, yetkinliklere ağırlık vermesi ve öğrencilere hızlı değişime ayak uydurabilmelerini sağlayacak becerileri kazandırması daha da önemli olacak.
Farklı zaman ve mekanlar
Öğrenciler farklı yerlerde farklı zamanlarda öğrenmek için daha fazla fırsata sahip olacaklar. e-Öğrenim araçları, uzaktan ve kendi kendine öğrenme için fırsatları kolaylaştırır. Sınıflarda ters yüz yaklaşımı ağırlıkta olacaktır, bu da teorik kısmın sınıf dışında öğrenildiği anlamına gelirken, pratik kısım etkileşimli olarak yüz yüze öğretilecektir. Sınırlı fiziksel kapasiteleri olan binalar yerine sınırsız sanal eğitim yapılacak. Zamanla yollarda önlüklü ve beyaz yakalı çocuklar göremeyeceğiz. Öğrenciler evden eğitim kavramı ile tanışacak, dünyanın her yerinden eğitim alma imkanları ortaya çıkacak.
Kişiselleştirilmiş öğrenme
Öğrenciler, bir öğrencinin yeteneklerine uyum sağlayan çalışma ortamlarıyla öğreneceklerdir. Bu, ortalamanın üzerinde öğrencilere, belirli bir seviyeye ulaşıldığında daha zor görevler verilebileceği anlamına gelir. Bir konuda zorluk çeken öğrenciler, istenen düzeye gelinceye kadar daha fazla pratik yapma fırsatı bulacaklar. Ayrıca öğretmenler hangi öğrencilerin hangi alanlarda yardıma ihtiyacı olduğunu açıkça görebileceklerdir
Alan deneyimi
Öğrenmede 'alanda' deneyim vurgulanacaktır. Okullar, öğrencilere işlerini temsil eden gerçek yaşam becerileri edinmeleri için daha fazla fırsat sunacaktır. Bu, öğrencilere staj, rehberlik projeleri ve işbirliği projelerini yerine getirmeleri için daha fazla alan yaratılacağı anlamına gelir.
Veri yorumlama
Her ne kadar matematik temel okuryazarlık alanlarından biri olarak kabul edilse de, bu okuryazarlığın önemli bölümünün yakın gelecekte önemsiz hale geleceği şüphesizdir. Bilgisayarlar yakında her istatistiksel analizle ilgilenecek, verileri tanımlayıp analiz edecek ve gelecekteki eğilimleri tahmin edecektir. Bu nedenle, bu verilerin insan tarafından yorumlanması gelecekteki müfredatın çok daha önemli bir parçası haline gelecektir. Teorik bilgiyi sayılara uygulamak ve eğilimleri ortaya çıkarmak için insan aklını kullanmak bu okuryazarlığın temel yeni bir yönü olacaktır
Sınavlar tamamen değişecek
Eğitim yazılımı platformları, öğrencilerin yeteneklerini her adımda değerlendireceğinden, öğrencilerin yeterliliklerini Sorular ve Cevaplar aracılığıyla ölçmek önemsiz olacak. Öğrencilerin bugüne ve geleceğe ilişkin yaşam problemlerini çözmelerine yönelik değerlendirmeler ön planda olacak.
Öğrenci göz kırpıp bilgiyi alacak
Bilgiye herkes ulaşabilecek. Tabletler, ders kitapları kalmayacak. Google gözlükleri gibi kontak lensler olacak. Öğrenci ‘göz kırpma’ ile tüm bilgilere ulaşacak. Bu da eğitimi altüst edecek. Öğrenci formülleri ezberlemek zorunda kalmayacak. Tüm derslikler üç boyutlu olacak. Ezber kalkacak. bu yüzden öğretmen çok önemli olacak. Öğretmen kılavuzluk edecek, yol gösterecek, mentor olacak.
VR ve AR Gözlükle Eğitim
Bu gözlüklerin eğitimde kullanılması şuan dünyanın bazı yerlerinde denense de hala yaygın değil. Eğitim sistemimiz giderek yaparak - yaşayarak kavramı üzerinde yoğunlaşıyor. Bu nedenle ülkemiz bu kavramı baz alarak eğitim müfredatında çeşitli değiştirmeler yapıyor. AR ve VR gözlükler bize bu konuda yardımcı olacak.
Bu gözlüklerle örneğin Türkiye’deki gölleri işlerken İzmir’den Van Gölü’ne rahatlıkla bir gezi düzenleyebilir, Van Gölü’nün normal hayatta gördüğümüz göllere oranla ne kadar büyük olduğunu öğrencilere kolaylıkla kavratabiliriz. Ya da bir iç mimarlık öğrencisi bir ofis için dizayn ederken AR gözlüklerden yardım alabilir. Microsoft’un son güncellemesi 3D paint uygulamasıyla bunun yaygınlaşması çok da uzak görünmüyor.
Bulut Bilişim
Değişen hayat şartları ile insanların bilgiye ulaşma ve bilgiyi saklama şekilleri de değişmeye başladı. Bulut teknolojisi bilgiye istediğimiz yer ve zamanda ulaşmamızda büyük bir özgürlük sağlıyor. Aynı zamanda bu alanla ilgili birçok meslek grubu da ortaya çıkmış durumda. Ders kayıtları, kitaplar, ödevler, notlar bu sistem üzerinden hem öğrenci hem öğretmen tarafından kolay bir şekilde ulaşılabilecek. Öğretmen verdiği bir ödevin kontrolünü bu platformdan yapabilecek, öğrenci anlamadığı konuyu istediği zaman tekrar edebilecek. Şuan pek çok yerde kullanılsa da ileride tüm ders kitaplarının yerini alacağı düşünülüyor. Geleceğin en büyük okulu Cloud (bulut) olacak.
Öğrenciye yakın takip
Biyometri, insanları belirli fiziksel ya da davranışsal özelliklere göre tanımlamak için kullanılan bir teknoloji. Bu teknoloji gelecekte akıllı yazılımın, bir sınıfta eğitim alan çocukların fiziksel ve duygusal durumunu tamamen anlayabilmesini sağlayacak. Öğrencilere sunulan ders malzemeleri, bir iş üzerinde çalışırken değiştirilebilir olacak ve öğrencilerden alınan biyometrik sinyallere göre kişisel olarak düzenlenebilecek. Yüz ifadesi, kalp atış hızı, cildin nemi ve hatta ten kokusu gibi fiziksel özelliklerle öğrencilerin algı ve performansına dair detaylı raporlar çıkarılabilecek. Yazı yazma hızı, yürüyüş tarzı ve ses tonu gibi davranışsal özellikler de öğretmenlerin, hangi öğrencinin ekstra yardıma ihtiyacı olduğunu anlamasını sağlayacak ve her bir öğrencide hangi eğitim tekniklerinin en iyi sonuç verdiğini tayin etmesine yarayacak.
Çoklu dokunmatik kontrole sahip yüzeyler
Microsoft gibi şirketler, çoklu dokunmatik özellikli yüzeyler üzerine yıllardır çalışıyor. Şu güne kadar mükemmel işler çıkarmış olsalar da, çoklu dokunmatik konseptinin ana akım tüketiciler tarafından kucaklanmasını sağlayan ürün Apple’ın iPhone’u oldu. Dokunmatik yüzeylerin maliyeti düştükçe ve her geçen gün biraz daha geliştikçe, ilk çoklu dokunmatik ürünlerinin ileride bir gün sınıfları da değiştireceğini görebiliyoruz.
Öğrencilerin, dünyanın herhangi bir yerindeki bir başka öğrenci ile işbirliği yapabildiği, önlerindeki sanal objeleri birlikte değiştirebildiği bir etüt odası düşünün. Masanın üzerinde tek bir basit kaydırma hareketiyle önlerine akacak videolar, sanal araçlar ve milyonlarca online kaynak… Gelecek kulağa heyecan verici gelse de kimileri için korkutucu da… Düşünsenize, çocuklarımız ders çalışırken üzerlerinde elektrotlar olacak. Stresli olup olmadıklarını anlamak için yaydıkları koku takip edilecek. Bunların hepsi uzak gelecek konseptleri ve gerçeğe dönebilmeleri için gerçekten sıkı kılavuzlar eşliğinde, ciddi dikkatle ve yoğun çabayla üzerlerinde çalışılması gerekiyor.
Yeni Eğitim Alanları
Teknoloji geliştikçe ilgi ve ihtiyaçlar da değişecek ve bu ihtiyaca yönelik meslek dalları gelişecek. Bu elemanları yetiştirmek için yeni eğitim alanları ortaya çıkacaktır. Örneğin; akıllı telefonlarımız ve sosyal medya bu kadar yaygın değilken yazılım ve medya uzmanlarına bu kadar ihtiyaç duyulmuyordu. Bu konudaki gelişmeler artıp yaygın hale gelince bu meslek dalları ile ilgili eğitim alanları ve çalışan sayısı giderek arttı. Günümüzde yapay zeka ve robotik çalışmalar artmaya başladı. İleride de bununla ilgili online eğitim alanları ve meslekler mutlaka artacaktır. Acaba ileride çocuklarımız; robot tamircisi, drone pilotu, yapay zeka psikoloğu vs. olabilir mi?
Eğitim Paydaşlarının Değişen Rolleri
Hayat boyu öğrenme anlayışı ve ortamlarının desteğiyle öğrenciler için 7/24 imkanı söz konusu olacağından eğitimcilerin de istedikleri zamanda, istedikleri yerde öğrenmelerine ve kendilerini geliştirmelerine ihtiyaç duyulacaktır.
Kendisini geliştiremeyen öğretmenlerin öğrencilere rehberlik yapması, öğrencilere eleştirel ve analitik düşünme becerileri kazandırması, meslek hayatını sürdürmesi imkansız olacaktır.
Geleneksel sınıfta toplu öğretim yerine bireysel ve kendi hızında, modüler öğrenmeler ön planda olacağından eğitimciler öğrencilerin gelişimlerini sürekli takip eden bir veri analizcisi olacaktır. (öğrencinin ne kadar çalıştığını, ne kadar zorlandığını, hangi konularda iyi olduğunu bilgisayarlar aracılığı ile raporlayabilecek). Öğretmen 4.0
Yapay zeka belki 50 yıl daha öğretmenin yerini alamayacak (ABD Mellon Üniversitesi yapay zeka uzmanı Prof. Dr. John Stamper). Daha düşük gelirlilere maliyetler çok ucuzlayacağı için teknolojiye dayalı eğitim sağlanırken, gelir durumu iyi olanlarda teknoloji+öğretmen temelli eğitim uzun yıllar devam edecek
Eğitimciler öğrencilerin gelişimi için, aileler ve diğer paydaşlar arasında işbirliği ve liderlik rollerini gerçekleştireceklerdir.
Aslında yapay zeka ve diğer teknolojiler çeşitli meslekleri dönüştürdükçe, en değerli ve güvenli işler, öğretim gibi karmaşık sosyal beceriler gerektiren işlerdir. Öğretim işi daha çok insan odaklıdır. İyi öğretmenler bilgi dağıtmaktan daha fazlasını yapar. Öğrenci projeleri hakkında uzman rehberliği ve geri bildirim sağlar, öğrencilerin gerçek dünyadaki sorunları ve sorunları keşfetme motivasyonunu artırır ve öğrencilerin önemli sosyal beceriler ve çalışma alışkanlıkları geliştirmelerine yardımcı olur.
Öğretmenlerin yeni nesil öğretim modellerine uyum sağlamalarına yardımcı olmanın ilk adımı, değişim ihtiyacını tanımalarına yardımcı olmak ve daha sonra onlara yeni yaklaşımlarla pratik yapma ve öğrendiklerini uygulama fırsatı vermektir.
Sonuç olarak, eğitimdeki bu değişen paradigmalara ve rollerde, öğretmenler, öğrenciler ve aileler için yeni fırsatlar ve sorumluluklar yaratmaktadır. Bu değişimlere ayak uydurmak, daha etkili bir eğitim sistemi oluşturmak ve öğrencilerin geleceğe daha iyi hazırlanmalarını sağlamak için önemlidir. Eğitimdeki bu değişen peyzajı anlamak ve bu yeni rolleri benimsemek, tüm paydaşlar için önemli bir görevdir.
Yorumlar